Niçin bazılarımızın başarılı olduğumuz yerde diğerlerimiz başarısız oluyor? Neden aynı soruna çözüm arayan insanlar arasında ürettikleri çözümlerde çok büyük farklılıklar doğabiliyor?
Aldığımız eğitim, yetişme tarzımız elbette buralarda tayin edici birer unsurdur. Ama bu kadar mı ve bu kadar basit mi? Peki aldığımız eğitim bizde nasıl yer etti? Neler duyduk, öğrendik, yaşadık, ne biriktirdik?
Hayat tarzımız: Alışkanlıklarımızın koloni haline gelmesi
Aldığımız eğitim ve yetişme tarzımız görünenlerden başka sayısız küçük düşünüş ve davranış şeklini beynimizin derinliklerine yerleştiriyor. Alışkanlık deyip geçtiğimiz şeyler bu süreçlerde oluşuyor. Alışkanlıklarımız, neredeyse düşünmeden yaptığımız şeyler, aldığımız sayısız minik kararlar ve bunların davranışlara dönüşmesi. Uzun süreler tekrar ettiğimizde bilinçaltına yerleşiyor ve tümü birlikte hayat tarzımızı oluşturuyorlar. Karmaşık bir legoyu oluşturan yüzlerce, binlerce parçacık gibi.
Biz alışkanlıklarımızın işçileriyiz
Alışkanlıklarımızdan sadece çay-sigara içme, eğlence yerlerine gitme veya iş geç gelme veya erken ayrılmayı anlamayalım. Hayatımızı asıl etkileyen alışkanlıklarımız, mucidi kendimizin olduğu, kolay fark edilmeyen, çok zaman da bize ait oldukları için sevdiğimiz, hatta bazen sevmeden de tekrar edip durduğumuz alışkanlıklarımız.
Zaman zaman bizi yanlış yönlendiren, fark edemediğimiz, çok zaman başkaları tarafından hoş görülen, bazen de başımızı küçük dertlere sokan alışkanlıklarımız. Kimi zaman bir işi analiz ederken tam olarak anlamayı engeller ve “anlamadan, etmeden” çiğ kararlar aldırır ve yaptığımız işi verimsiz hale getirirler. İnsanlarla olan ilişiklerimizi etkiler, iş hayatımızdaki ilişkilerimizde gerçek patronlarımız onlardır.
Ne yapacağınızı ve nasıl yapacağınızı seçerken kendi inisiyatifinizle mi hareket ediyorsunuz, yoksa sizi başkaları mı yönlendiriyor? Eğer kendinizi anlamaktan korkmuyor ve ürkmüyorsanız bununla ilgili gerçeği bulabilirsiniz. İradenizi başkalarının eline bırakıp, “iş yapıyorum” diye aslında “keyfinize bakıyorsanız” veya alışkanlıklarınızın esiriyseniz hiçbir zaman değişmeyeceğinizi, bu yüzden de ileri gidemeyeceğinizi görmeye çalışın! “Nefs” dediğimiz, yeryüzündeki en zorlu düşmanınızla âşık atıyorsunuz, unutmayın! Üstelik açık değil, hilekârca bir savaştır bu! Bir düzenbazla savaşıyorsunuz! Yani nefsinizle!
Alışkanlıklarını değiştir, hayatın değişsin
Mesela bir işi yapmaya başlamadan önce, iş üzerinde biraz düşünerek sizden ne istendiğini yahut neyin beklendiğini, bunun için ne yapmanız gerektiğini ve nasıl yapacağınızı düşünün. Yapacaklarınızın nasıl bir sonuç doğuracağını önceden görmeye çalışın.
Onun için kararlarınızı içinizden kaynaklanan, görülebilen, kritik edilebilen ve hedefleri olan bir istekle vermeye çalışın. Yaptığınız herşeyi ölçün, biçin. Yani öncesinde ve sonrasında değerlendirin! Hemen hiçbir şeyiniz rutin hale gelmesin. Rutinliğin, bir şeye aşırı yakınlığın, ülfetin idrak körlüğü getirdiğini hatırlayın! Çünkü rutinler robotlaşmayı getirir, hatta öğrenilmiş körlük halleridir. Onun için yaptıklarınızı ve yaşadıklarınızı zaman zaman sorgulamayı öğrenin. Sizi tenkit edenin “elini öpün!” “Nefsinize zor gelenin, hakkınızda hayırlı” olabileceğini” hatırlayın! Ve bir musibetin bir mahalleye hizmet edebileceğini!
Resim: (Haber) alper-uzun+bir-gun-siz-de-issiz-kalabilirsiniz. Kaynak: http://www.memleket.com.tr/artik-issizlik-daha-da-azalacak-143256h.htm
Leave a Reply
Your email address will not be published. Required fields are marked (required)